Gölcük üzerinden araziye doğru yol alırken Fransız bisikletçileri ve kullandıkları rotayı konuşuyoruz, derken kendimizi mevzubahis toprak yolda buluyoruz. Ayvazpınarı yoluna sapmışız. Bu sefer yanlış yola girişimizin hediyesi silene compacta’lar, tam da Kasım ayında Doğan hocayla burayı neden yarmışlar diye durup baktığımız yerde salınıyorlardı.
Hareketlerim derhal buraya dönüşmek ve bedenimdeki hız hafızası arasında gidip geliyor. Görünmez ağlarla hızlı e-mailler gönderirken, yeterince yavaşladığımda iki sinekle tanışıyorum. Kulübede uykuya dalarken ormandaki diğer canlılardan biri gibi, ormanın tabanına yayılıyormuşum gibi hissediyorum. Ormana soracağım sorular var, tam seslenecekken kuzey rüzgarı lafı ağzımdan alıyor.
Akşam Güray ve Buğday’la buluşmak üzere Cemal’e yemeğe gidiyoruz. İznik depresyonu, atla gelen amca, nerede yaşamalı, hayvanlarla iletişim derken kovuklara çekilme vakti.
Dolunay!
Yarın ağaçların yerleri işaretlenecek.