çakARAZİ Blog
- Bugün komşu köye SARP buluşmasına gittik. Bülent abinin keçileri bizi kapıda karşılıyor. Kekik çayı, vegan kek ve kahve eşliğinde Avustralya’dan, İznik’ten, ekosistemlerden konuştuk. Mart ayında karşı yamacı kaplayan helleborus’ları andık. Dün gördüğümüz kuşun tahtalı güvercin olduğunu keşfettik: Bir zamanlar brokoli ve brüksel lahanası tarlalarında kullanılan tarım ’’ilaçları’’ sebebiyle tavşanlarla birlikte kaybolmuşlar, şimdilerde yeniden görülüyorlarmış.
- Bugün yeni komşular Melis, Emre ve Nina ile buluşuyoruz! Önce evlerini ziyaret edip sonra gün boyu arazide hep birlikte vakit geçiriyoruz. Bölge envanteri üzerine heyecanlı sohbetler edip, gelecek çalışmalar için hayal kuruyoruz: zehirliler, yenilebilirler, bakması güzeller… Artık onlar köyde kalıyor, biz İstanbul’a dönüyoruz.
- Sakin bir gün. Duygu bazı meyve ağaçlarına pembe ve mor kurdaleler bağladı. Arazide bu uçuşan işaretleri görürseniz, ağaçların yanına gidip su istiyorlar mı diye sorabilirsiniz. Öğleden sonra Dicle’nin açtığı rotayı yürümek için ormana girdik.
- Bugün komşu köye SARP buluşmasına gittik. Bülent abinin keçileri bizi kapıda karşılıyor. Kekik çayı, vegan kek ve kahve eşliğinde Avustralya’dan, İznik’ten, ekosistemlerden konuştuk. Mart ayında karşı yamacı kaplayan helleborus’ları andık. Dün gördüğümüz kuşun tahtalı güvercin olduğunu keşfettik: Bir zamanlar brokoli ve brüksel lahanası tarlalarında kullanılan tarım ’’ilaçları’’ sebebiyle tavşanlarla birlikte kaybolmuşlar, şimdilerde yeniden görülüyorlarmış.
- beş – yedibuçuk – dörtHızlı bir sabah. Saat 9’da kepçesiyle birlikte Recep usta geldi. Kepçe işi gün boyu sürdü. Ağaçların yerleri ve suyun yolu açıldı. Çukurlara düşmeyin! Çok sıcak, kuzey rüzgarı durdu.
- Gece kulübenin çatısı çok hareketliydi. Acaba orda kim var, meraktan uyuyamadık. Cemal’de kahvaltı ve ağaç dikimi sürecinin ilk adımlarının planlamanması yapıldı. Araziye yolu düşen ağaçları, hala burda olanları, kuruyanları, büyüyen ama meyve vermeyenleri andık.
- Gölcük üzerinden araziye doğru yol alırken Fransız bisikletçileri ve kullandıkları rotayı konuşuyoruz, derken kendimizi mevzubahis toprak yolda buluyoruz. Ayvazpınarı yoluna sapmışız. Bu sefer yanlış yola girişimizin hediyesi silene compacta’lar, tam da Kasım ayında Doğan hocayla burayı neden yarmışlar diye durup baktığımız yerde salınıyorlardı.
- İznik GünlükleriMerhaba, ben Berkant. Bazılarınız beni doktor olarak biliyor. Bir haftalığına İznik ÇAKArazi’ye geldim ve Mihran ile Serkan’ın yaptığı, bir çok insanın çalıştığı kulübede kalıyorum. Geliş rotam Cemal ile birlikte Pendik-Yalova feribot, Yalova-İznik minibüs ve İznik’te yemeğimizi yedikten sonra İznik-Hacıosman taksi.
- Bu sabah serin bir rüzgar var. Güneş ılık. Evin önündeki boşluktayız. Göz alabildiğince akyıldız!Kasım-Şubat-Nisan. Aa, boşluk hareket ediyor. Boşluk hareket ettiriyor. Bu bir yer çekimi mi? Zaman döngüsünün merkezden dışa doğru hareket anında gibiyiz.
- Mevsim normallerinin üzerinden sesleniyoruz: Nedir bu normal?Dağın içine girer girmez bakışlarımız başkalaşıyor yine. İzlere bakıyoruz. Renklere bakıyoruz. Hangi zamandayız diye sorduğunda gözlerimiz, “ne ilk ne son” diyor manzaralar; hem ilk hem son baharın izlerini taşıyorlar sanki.